Adres

Merdivenköy Mah. Nur Sk. Business İstanbul Sitesi A Blok No:1A 34732 Kadıköy, İstanbul

TÜRKLİM BUĞRA BİLGİNER

GREENTECH FOR PORTS AND TERMINALS (HAMBURG) KONFERANSINDAN İZLENİMLER VE GÜNDEME GELEN KONULAR

TÜRKLİM Yurtdışı Temsilcisi / Danışmanı

Değerli limancı dostlarım,

Bu ay ilk sayısında buluştuğumuz dergimize yaşadığımız deprem felaketi nedeniyle buruk bir başlangıç yapıyoruz. Öncelikle ülkemize başsağlığı ve geçmiş olsun diliyorum.

Şubat ayında Hamburg’da düzenlenen “Greentech for Ports and Terminals” konferansındaydım. Yaklaşık 150 kadar uzman ve liman işletmesi temsilcilerinin katıldığı konferansta limanların yeşil dönüşüm konusunda geldiği mesafeyi gözlemleme imkanı buldum.

Yakın zamana kadar limanlarda yeşil dönüşüm yatırımlarının yapılamamasının ana nedeni, makul yatırım geri dönüşünü sağlayamaması, hatta bazen finansal olarak ekside olması idi. Başka bir deyişle, limanların yeşil dönüşümü desteklemesi için para kaybetmesi gerekiyordu.

Bugün ise gelişen teknolojiler, artan enerji fiyatları ve makro ekonomik dengeler bir taşla iki kuş vurulmasını mümkün kılmaya başladı. Limanların gerçekleştirdikleri projeler ile hem daha çevreci olması hem de para kazanması mümkün hale geldi.

Biz liman operatörleri yeşil dönüşüm deyince genellikle liman ekipmanlarını düşünürüz.

Bir limanın çevreyi kirletmesinde emisyon salınımı bakımından ilk üçe baktığımız zaman ise, genellikle kendimizi pek sorumlu hissetmediğimiz iki ilave faktörü görmekteyiz. Limanda yanaşık gemilerin çalışır vaziyetteki makinelerinden çıkan emisyon, yaklaşık %30 ile limanın en büyük çevreye zarar kalemi. İkinci olarak liman ekipmanları %20-25, üçüncü sırada ise %15 ile liman kapısındaki ve içindeki trafikte artan emisyonları ile çevreye zarar veren karayolu araçları gelmekte. Dolayısıyla, kendimizi direk sorumlu hissetmediğimiz limana yük getiren araçlar ve gemilerin, liman ekipmanlarının yaklaşık iki katı kadar çevreye zarar verdiğini not etmekteyiz.

ESPO (European Sea Ports Organisation) tarafından her sene yapılan ankette 2022 yılında çevre konusunda önem sırasının İklim Değişikliği, Hava Kirliliği, Enerji Verimliliği, Gürültü ve Deniz Suyu Kirliliği olarak değiştiğini görüyoruz. Yapılan araştırmada limanların %70’i yeni yatırım projelerinde İklim Değişikliğinin göz önüne alınarak kararların alındığını bildirmişler.

Sözü bir tarafa bırakıp, limanlar fiiliyatta neler yapıyorlar diye baktığımızda, çalışmaları beş ayrı başlıkta özetlemek mümkün;

1) Elektrifikasyon:

İlk başlığımız “Elektrifikasyon” Liman ekipmanlarının dizel yerine elektrikle çalıştırılması, aydınlatmaların çevreci LED projektörler ile yapılması ve benzeri projelerde Türkiye limanları iyi bir karneye sahip. Birçok limanımız bu projelerini birkaç sene öncesine kadar gerçekleştirdi veya gerçekleştirmekte. Bu başlık yatırım geri dönüşlerinin gayet kısa olduğu, 2-3 sene içerisinde geri dönüşlerin elde edildiği olmazsa olmazlar arasında artık.

Ekipmanlarda elektrik kullanımını incelerken STS, MHC, RTG gibi büyük sabit ve mobil vinçler ve RS, ECH, TT gibi hareketli ekipmanlar olarak ikiye ayırmak gerekiyor. STS, MHC ve RTG’lerde elektrik kullanımı rıhtıma elektrik kablo altyapısının kurulması dahil olarak yatırımı 2-3 sene içerisinde çıkartabildiğini birçok proje ile gözlemledik. RTG’lerde elektrik kullanımı ise 1-2 sene ye kadar geri dönüşüm süreleri ile limanlarımızın ilk tamamladıkları projeler arasında yer aldı.

Hareketli ekipmanlarda ise durum henüz net değil. Sırasıyla baktığımızda, elektrikli RS’lerin (Reach Stacker) yüksek güç ihtiyacı ve özellikle İtalya ve Türkiye limanlarındaki gibi yardımcı ekipman yerine yer darlığından dolayı ana ekipman olarak kullandığımız vardiya düzenleri ile henüz finansal olarak ta olumlu hale gelmediğini gözlemliyoruz.

Rakamlar ile konuşursak, Elektrikli RS’ları 587 kWh’ten 245 kWh’e kadar farklı akü seçenekleri ve 175 kW ve 350 kW şarj hızları ile üretildiğini görüyoruz. Akü büyüklüğü arttıkça ilk yatırım maliyeti artıyor, dizele göre %70 e kadar daha fazla satın alma maliyetleri ile karşılaşılıyor. Şarj altyapısı da 350 kW’lık hızlı şarj seçeneği ve vardiya değişimlerinde aynı anda şarj olma ihtiyacı hesaba katıldığında her bir RS için bir adet şarj noktası yatırımı ile birlikte ilk yatırım maliyetleri epey yükseliyor. Bu ilk yatırıma karşılık, her yapılan harekette kabaca %20 az enerji maliyeti sağlanıyor. Ayrıca hidrolik ve dizel parçalar olmadığı için bakım maliyetleri de %50 ye kadar düşüyor.

Sonuç olarak üretici firmalar daha olumlu sonuçlar vaat etseler de RS’larda elektrik kullanımı şu an için tek vardiya çalışan ve yoğun operasyonu olmayan terminaller için ancak başa baş durumda. Gelişmekte olan akü teknolojisi ve ekipmanı 15 dakika içinde tam olarak şarj edebilecek 1000 kW üstü çok hızlı şarj noktalarının piyasaya sürülmesi ile 3 ila 5 sene içerisinde mevcut durumun elektrikliler lehine değişebileceğini öngörebiliriz.

ECH – Boş Konteyner İstifleyicileri için ise, daha az güç ihtiyacı sayesinde dünya üzerinde daha çabuk yaygınlaşacağını düşünebiliriz. Mevcut satışlar da bu durumu doğruluyor, günümüzde dünyadaki her elektrikli RS a karşı yaklaşık iki ECH satılmakta.

TT – Terminal Truck konusunda da yine daha küçük akü ve otomatik şarj olanakları ile limanlarda filonun giderek artan bir şekilde elektrikli ekipmana geçeceğini öngörmekteyiz.

Liman içi ring servis araçlarının, otobüslerin, şirket araçlarının elektrikli olarak alınması çevreci etkisi az olmakla beraber, şirketin konuya verdiği önemi gösterdiği için sıklıkla uygulanıyor.

Limanlarda oluşan en büyük karbon emisyonu olan gemilerden kaynaklı kirlenmenin engellenmesi için çare OPS (Onshore Power Supply) ile gemilere elektrik verilmesi olarak karşımıza çıkıyor. Avrupa’da birçok liman Avrupa Birliği Fonlarının katkıları ile OPS projelerini tamamlamış durumda ve birçok proje de halihazırda devam ediyor.

Ülkemizde ise yasal olarak limanların EPDK lisansı olmadan gemilere elektrik verilme hizmetini fatura edememesi, devlet destek ve teşviklerinin olmaması, elektrik şebeke ve trafo altyapısının yeterli olmaması gibi sebepler başta olmak üzere birçok engel ile henüz en fazla enerji ihtiyacı olan Yolcu gemileri ve konteyner gemilerine elektrik veren bir limanımız mevcut değil. Sadece frekans dönüşümü ihtiyacı olmayan küçük Ro-Ro ve benzeri gemilere elektrik sağlayabiliyoruz. Bu konuda TÜRKLİM derneğimizin yakın zamanda önemli temasları, adımları oldu ve en kısa zamanda ülkemizde bu projeleri görmeyi arzu etmekteyiz.

3ncü büyük kirlilik kaynağı olan limana yük getiren kara araçları konusunda Los Angeles Limanı’nın CAAP (Clean Air Action Plan) Temiz Hava Eylem Planı incelemeye değer. Kapı ve liman içi trafiğin azaltılması için TAS (Truck/Gate Appointment System) Araç/Kapı Randevu Sistemi kullanımından, Tren operasyon kapasitesinin artırılması için tarife teşvikleri verilmesine kadar birçok uygulama bu alanda limanların gündeminde yer buluyor.

2) Alternatif Yeşil Enerji Kaynaklarının Kullanımı:

Elektrikli ekipman kullanımının finansal ve işletme nedenleriyle mümkün olmadığı durumlarda ikinci seçenek olarak Hidrojen, Biyoyakıt, HVO100 (Hydrotreated Vegetable Oil- Hidrojenle İşlenmiş Bitkisel Yağ) gibi alternatif çevreci yakıtların kullanımı bazı limanlar tarafından uygulamaya alınmış durumda.

Bu projeler de yakıt bulunurluğu, altyapı yetersizlikleri ve ilk yatırım maliyetleri gibi nedenler ile halen zor bir yol olarak gözüküyor. Birçok liman, elektrik teknolojisi yetişene kadar geçici/ara çözüm olarak bu yakıtlara yaklaşıyorlar. Römorkör hizmeti veren limanlar LNG kullanımı yatırımları yaparken, bazı limanlar gemilere Amonyak ikmali için altyapılarını hazırlayan projelere yatırım yapmaktalar.

3) Limanda Sürdürülebilir Enerji Üretimi:

Limanlarda güneş, rüzgar, gelgit/dalga enerjisi kullanılarak elektrik üretimi güncelliğini korumaya devam ediyor.

Aynı zamanda enerji tedarik şirketleri ile yapılan kontratlar ile şebekeden alınan elektriğin sürdürülebilir kaynaklardan elde edilen elektrik olması limanların sık uygulamaları arasında. Doğru ya, kömür yakılarak üretilmiş elektriği kullanarak çevreyi korumak mümkün değil.

Güneş Enerjisinin kullanımı depo ve bina çatılarında, liman kapısı üstlerinde, sabit vinçlerin üstlerinde, araç parklarında ve rıhtım üstlerinde kullanımını görmekteyiz. Reefer konteyner sahalarında kullanımı ile sıcak iklimlerde hem soğutma maliyetlerini azaltmak hem de elektrik üretmek mümkün. Özetle operasyonlara engel teşkil etmeyecek şekilde Güneş Enerjisi Paneli takılabilecek her yer bu konuda düşünülmekte.

Rüzgar Enerjisi yatırımlarını gerek dalgakıran üstünde gerekse denizin üstünde yüzer olarak liman yakınlarında görmekteyiz.

Dalga enerjisi ise nispeten yeni gelişen bir uygulama, gelgit enerjisinin yüksek olduğu coğrafyalarda projelerin gelişimini takip ediyoruz.

Limanların liman dışındaki bölgelerde sürdürülebilir enerji yatırımlarına ortak olarak karbon izlerini 2050’den önce sıfıra indirmeleri ise ayrı bir yarış haline gelmiş durumda. Örneğin APMT, 2030 yılında, Norveç ise ülke olarak 2025 yılında tüm terminallerinde Net Zero hedefine ulaşmayı planlıyor.

Ülkemizde güneş enerjisi konusunda limanlarımız birçok başarılı yatırım gerçekleştirdi. Rüzgar ve dalga enerjisi üretimi konusunda ise alınacak biraz daha yolumuz var.

4) Enerji Harcamama:

En iyi enerji, harcanmayan enerjidir. Gelişen teknolojilerin kullanımı ile liman operasyonlarının etkin yönetimi, enerji harcanmasını azaltacak en önemli silah olarak gözüküyor. Bir konteynerin gereksiz yere istifte yer değiştirmesi, bir iş makinasının gereksiz yere bir yerden bir yere gitmesi, gereksiz beklemeler gibi önlenebilir her gereksiz enerji harcaması limanların hedefinde.

Konferans sırasında yapılan bir ankete “Karbon ayak izinin azaltılması için dijitalleşmede limanınıza kaç puan verirsiniz?” sorusuna liman işletmesi katılımcılarının verdiği yanıtlar 10 üzerinden ortalama 3 ila 4 olarak gerçekleşti. Özellikle limanların birbirleri ile veri paylaşımı konusunda çekinceler olduğu yorumu sıklıkla gündeme geldi.

Smart Ports (Akıllı Limanlar) aslında başlı başına bir yazı konusu ve henüz gelişmekte olduğundan pek çok kavram ve fikir bombardımanı arasından şimdilik sahada çalıştığını gördüğüm iki tanesini bu başlıkta belirtmekle yetineceğim;

Bu konuda rüştünü ispat etmekte olan konulardan bir tanesi Rıhtım Planlama Yazılımları. Geleneksel Terminal Operasyon Sistemlerinin (TOS) birçoğunun kapsamadığı, manuel olarak yönetilen bir konu rıhtım yanaşma planlaması.

Bu yazılımlardan bilinenleri, üyesi olan 40-50 kadar limanın gemi yanaşma-kalkış verilerini, aynı zamanda birçok geminin AIS (Automatic Identification System) Otomatik Tanımlama Sistemi verileri ve tarihsel istatistik operasyon verileri gibi verileri harmanlayarak limanlara ETA, ETB ve ETC (Tahmini Gemi Varış, Yanaşma ve Operasyon Bitiş) tahminlerini anlık olarak paylaşıyor. Bu konuda yazılım geliştirmesinin HHLA, APMT, PSA gibi küresel operatörler tarafından kurum içi olarak da yürütüldüğünü bilmekteyiz.

Bir diğer rüştünü ispat eden uygulama ise Otomatik optimizasyon motorları. Artık limanların yükten ziyade veri elleçlediği çağımızda, doğru kararların zamanında verilmesi insan kapasitesini oldukça aştı. Personel, ekipman, vardiya planları artık saniyede 2 milyona kadar iterasyon yapabilen optimizasyon motorları ile yapılabiliyor. Onlarca değişken kriterin etkilediği karar ağaçları ancak bilgisayar yazılımları ile anlık ve optimum olarak verilebiliyor. Bu araçları kullanan limanlar kaynaklarını verimli kullanıyorlar, rıhtım ve ekipman kullanım oranlarını yüksek tutuyorlar.

5) İnovasyon:

İnovasyon ile yeşil dönüşüme katkıda bulunmak mümkün, tek yapılması gereken. hali hazırda icat edilmiş ve başka sektörlerde uygulama alanı olan fikirleri limanlara uyarlayabilmek.

Limanlarda İnovasyon konusunda geçmiş tecrübelerin bize öğrettiği bir şey var: İnovasyon faaliyetlerini mevcut liman yönetim silsilesi altında hakkıyla yönetebilmek pek mümkün değil, bu şekilde olanlar da göstermelik oluyor.

İnovasyon faaliyetlerinin doğru anlamda yapılabilmesi için, bu fonksiyonun limanların organizasyon yapısından bağımsız ayrı şirketler olarak konumlanması gerekiyor. Bu konuda küresel liman operatörleri gereken adımları birer birer atarak bağımsız şirketler kuruyorlar, gelişen teknolojileri bağımsız gözle değerlendirmeye çalışıyorlar. PSA Unboxed, HHLA Next gibi spinoff Ar-GE ve melek yatırımcı şirketleri ile inovasyonu mevcut yapının hantallığından ve gelişime karşı işletme direncinden uzak kabuklarını kırmaya çalışıyorlar.

Ülkemizde Ar-Ge konusu tüm sektörlerde gelişmesi gereken konulardan biri olarak karşımıza çıkıyor, limanlar da çok farklı değil. Tam zamanlı olarak üst yönetim tarafından sadece Ar-Ge faaliyetlerine adanmış bir liman departmanına, hatta çalışanına ben ülkemizde henüz rastlamadım. Bu konuda da işletmelerimize bütçe ve insan kaynağı ayırmanın karşılığını fazlasıyla alacaklarını rahatlıkla ifade edebilirim.

Konferans sırasında sunum yapan Bilbao Limanı 2030 yılına kadar 52 milyon Euro Capex Yeşil Dönüşüm onaylanmış yatırım planlarını aktardı. Port of Tyne ise Capex planlarının %30’unu yeşil projelerin oluşturduğunu belirtti.

Limanlarımızın birçoğu şehir ile iç içe konumdalar. Devlet finansal ve hukuksal desteği olan ülkelerde limanların çevreci projelerde ne kadar önde ve başarılı olduklarını gözlemlemekteyiz. Ülkemizde de samimi olarak bu konuda mücadele veren limanlarımızın yeşil dönüşüm projelerine verilen desteklerin artmasını diliyorum.

Buğra BİLGİNER

Adres

Merdivenköy Mah. Nur Sk.
Business İstanbul Sitesi A Blok No:1A
34732 Kadıköy, İstanbul