Adres

Merdivenköy Mah. Nur Sk. Business İstanbul Sitesi A Blok No:1A 34732 Kadıköy, İstanbul

TÜRKLİM 1999 MARMARA DEPREMİ VE KIYI YAPILARINDA YAŞANAN HASARLAR

1999 MARMARA DEPREMİ VE KIYI YAPILARINDA YAŞANAN HASARLAR

Fırat YEMENİCİLER

TÜRKLİM E. Yönetim Kurulu Üyesi

TÜRKLİM Danışmanı

17 Ağustos 1999 tarihi saat 03.02'de 7,4 büyüklüğünde meydana gelen ve 45 saniye süren Marmara Depremi; Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce'de yıkıma neden olmuş, bu depremde 17 bin 480 kişi hayatını kaybederken, 43 bin 953 kişi de yaralanmıştır.

Gölcük ve Karamürsel ilçeleri arasındaki kırılmaya bağlı olarak kıyı alanlarında denize doğru kaymalar olmuş, Gölcük’te kıyı kesiminde yol, park ve bazı binalar ile birlikte denize doğru sürüklenmiştir. Kıyı kesiminin 2 metre çökmesi ile kıyı çizgisi 50 metre karaya doğru ilerlemiştir.

Altyapıda ciddi sorunlar oluşmuş, karayollarında oluşan yarıklar, çökmeler nedeni ile ulaşım güçlükle yapılabilirken, İstanbul-Ankara demiryolu ulaşımı Arifiye’deki deformasyon nedeni ile durmuştur. Gebze ile Körfez ilçeleri arasında orta, Körfez ve Arifiye ilçeleri arasındaki hatlarda ise ağır hasar söz konusu olmuştur.

Gölcük’teki Donanma Komutanlığı’nda da ciddi kayıplar söz konusu olmuştur. İki Orduevi yerle bir olurken, Donanma Komutanlığı’na ait binanın çökmesi sonucu aralarında Deniz Harp Okulu Komutanı da dahil, 441 asker hayatını kaybetmiştir.

Ertesi günkü gazeteler ‘’devlet çöktü, halk sahipsiz ve katiller’’ gibi manşetler ile çıkmış, seferberlik talebi tüm sözlü ve yazılı medyada geniş yer bulmuş, sosyal medya henüz keşfedilmediğinden, deprem ile ilgili gelişmeler ancak günler sonra öğrenilebilmiştir. Telefonlar ile iletişim kurmak ise imkansız hale gelmiştir. AFAD’ın kurulmasına henüz 10 yıl var iken AKUT 150 gönüllüsü ile 200’den fazla insanın hayatını kurtarmıştı. İnsanlar gelişmeleri televizyonlardan takip etmeye çalışırken, rahmetli profesörler Aykut Barka ve Kandilli Rasathanesi Müdürlüğünü de yapan Mete Işıkara, televizyon programlarında yaptığı açıklamalarla rating rekorları kırmıştır.

O dönem hayata geçirilen afete müdahale çalışmaları Valiliklerin kurduğu kriz masaları ile yönetilmiştir. Kıyı yapılarında ciddi hasarlar oluşmuş, depolama tesislerinde yangınlar, çevre felaketine yol açabilecek nitelikte sorunlar ortaya çıkmıştır. Böyle bir afet senaryosuna hazırlıklı olunmadığı için ciddi bir koordinasyonsuzluk söz konusu olmuştur. Bölgede yer alan tesislerde Teknik Emniyet ve Acil Müdahale ekipleri yetersiz kalmış, yardımlaşma ise istenen seviyeye ulaşamamıştır.

TÜPRAŞ’ta 7 tankta başlayan yangın günlerce söndürülememiş, sarsıntı sırasında patlayan borulardan sızan nafta ve madeni yağ denize akarak 1.5 kilometrelik bir alanı etkilemiştir.

Yalova’daki bir tesiste, birkaç tankta depolanan Acrilonitril (ACN), 2 tanka girişte kaynak yerlerinden koparak önce beton havuzlara daha sonra denize ve toprağa akmıştır. Malzemenin ölümlere yol açabilecek riskler içermesi akıllara 1984 yılında Union Carbide şirketinin yol açtığı, Hindistan’ın Bhopal kentinde 3.787 kişinin ölümü ile sonuçlanan, metil isosiyanat gaz kaçağını getirmiş ve özellikle çevre koruma bandı içerisinde kalan başta Altınkum sitesi sakinleri ve halk tahliye edilerek bölge tedbir amacı ile boşaltılmıştır. Olay nedeni ile insan kaybı yaşanmamasına karşın sızıntının olduğu bölgede bitkiler kurumuş, kümes hayvanları ve evcil hayvanlarında ölümler yaşanmıştır. Deprem nedeni ile aynı tesisin zarar gören iskelesine ve dolfenine gemi yanaştırma kabiliyeti de ortadan kalkmıştır. Yıllar sonra, dünyanın en büyük depolama terminalciliği şirketi olan VOPAK tarafından bu tesise komşu bir arazi satın alınmış, burada dökme kimyasal madde depolama terminali inşa edilmesi çalışmaları başlatılmıştır. Fakat ilgili depremden yaklaşık 5 yıl sonra, ACN için uygulanması istenen sağlık koruma bandının 40 km’ye çıkmış olması ve çevre halkının etkili muhalefeti nedeni ile ilgili şirket bu yatırımı yapmaktan vaz geçmiş ve Türkiye’den ayrılmıştır.

Depremde Körfezde yer alan kıyı yapılarında önemli hasarlar oluşmuş, başta o tarihte kamuya ait Petrol Ofisi ve TCDD Derince Limanı olmak üzere Shell Derince, Koruma Tarım ve UM Denizciliğe ait çelik ve betonarme kazıklı iskeleler en fazla hasar gören kıyı yapıları arasında yer almıştır. Derince limanında 600 metrelik beton bloklu rıhtım, rıhtım duvarının gerisindeki sıvılaşma nedeni ile bloklar kullanılamayacak kadar zarar görmemiş olsa da rıhtım üzerindeki vinç yolu ve demiryolu kullanılamaz duruma gelmiştir. Limandaki hizmet kapasitesinde darboğaz yaratan hasar, tüm rıhtımların geri sahası olarak kullanılan 150.000 m2 ’lik alandaki deformasyondur. Bu bölümde 2 adet ambar ağır hasara uğramıştır.

1999 yılında yaşanan Marmara depremin ardından;

  • Başta Özel İletişim Vergisi olmak üzere bir dizi yeni vergi getirilmiştir.
  • 20 bilim insanı ve araştırmacıdan oluşan Ulusal Deprem Konseyi kurulmuş, ancak bu Konsey 2007 yılında lağvedilmiştir
  • İstanbul'un birçok noktasına deprem konteynırları yerleştirilmiş ve toplanma alanları
  • belirlenmiştir. Belirlenen toplanma alanlarının büyük bir bölümü daha sonra imara açılmıştır.
  • Deprem sigortası zorunlu hale getirilmiştir.
  • Türkiye genelinde arama-kurtarma ekiplerinin sayısı artırılmıştır.
  • İmar yasalarında bir dizi değişiklikler yapılmıştır. Depremin ardından yapıların depreme dayanıklılık

esasları ve denetim kuralları değiştirilmiştir. 2007, 2012 ve son olarak 2019 yılında yayınlanan deprem yönetmeliklerde ciddi değişikliklere gidilmiştir.

Depremin ardından 170 kamu görevlisi hakkında görevi ihmal suçlamasıyla dava açılmış, bu kişilerin bazıları görevden uzaklaştırılırken, bazı davalar da zaman aşımı nedeniyle düşmüştür.

Ayrıca yıkılan ya da zarar gören binaların müteahhitleriyle ilgili 2 bin 100 dava açıldı. Ancak bu davalarda verilen hükümler ertelendi veya zaman aşımı nedeniyle düşmüştür.

Depremin faturası ise Yalova’da 195 kişinin ölümüne neden olduğu gerekçesi ile müteahhit Veli Göçer’e kesilmiş, sonuçta bu kişi de 7,5 yıl hapis yatarak tahliye olmuş ve yeniden inşaat sektöründe faaliyet göstermeye başlamıştır.

Bugün, riskler açısından değerlendirildiğinde, Limanlarda, Dökme Sıvı Kimyasal Madde ve Akaryakıt depolaması, deprem gibi doğal afetlerde en fazla risk unsuru taşıyan faaliyet alanlarının başında gelmektedir. Bu tür Limanların yaratabileceği potansiyel riskler arasında, toksik gaz emisyonları ile denize dökülmesi halinde çevreye, flora faunaya vereceği zararlar ve patlama, yangın gibi bir dizi tehlike bulunmaktadır. Bu faaliyet, özel bir ihtisas alanı olduğu için, bu sektörde yer alan kuruluşlar gerek inşaat gerekse depolama süreçlerinde, yönetmeliklere uygun, uluslararası normları da kapsayacak şekilde, American Petroleum Institute (API) ve National Fire Protection Agency (NFPA) standartlarını eksiksiz uygularlar. Bu nedenle 1999 depreminde, Yalova ‘da yaşanan kazayı bir istisna kabul edersek, kimyasal madde depolaması yapan terminallerde herhangi bir olumsuzluk yaşanmamıştır. O tarihte, elektronik ve dijital sistemler henüz gelişmemiş ve kullanımı da yaygın olmadığından, limanlarımızda kayıplar yaşanıp yaşanmadığı ancak fiziki sayımlar ve ölçümlemelerle tespit edilebilmişti. Ancak geride bıraktığımız 25 yılda, terminallerin kapasitesi artmış, aynı anda bir tesiste depolanan dökme kimyasal madde miktarı 300 bin tonlara yaklaşmış, ve herhangi bir doğal afet durumunda ortaya çıkabilecek riskler geçmiş ile karşılaştırılamayacak kadar artmıştır; diğer yandan bu tür afetlerde, Limanların tek başına, afetle mücadelede yetersiz kalabileceği ve kamunun liderliğinde, ortak bir müdahale için gerekli altyapıyı sağlayacak süreç yönetiminin Limanlar tarafından hayata geçirilmiş olması da bir zorunluluktur.

Adres

Merdivenköy Mah. Nur Sk.
Business İstanbul Sitesi A Blok No:1A
34732 Kadıköy, İstanbul